Aranıyor, Sahibi Ruhumun…

Sener Soysal
Bahtınız Açık
Published in
6 min readApr 24, 2020

--

Tahmin edeceğiniz üzere konu bir Mor ve Ötesi şarkısı değil, sektörümüz içindeki iş ilanları.

Uzun zamandır iş ilanlarında yer alan isteklerin bir kısmının ne kadar saçma olduğunu düşünürüm ve pek çok insanın da benimle hemfikir olduğuna eminim. Bazen yüz yüze ortamlarda, bazen de sosyal medyada böyle saçma ilanlarla da dalga geçiyoruz/geçiliyor. Düşünsenize; 3 yıl tecrübeli yeni mezun arayandan tut, ayakkabı numarası 37 olan sosyal medya uzmanına kadar pek çok absürd talep mevcut.

Bu konuyu inceleme isteğime junior tasarımcımız Sena ve ortağım Fatma da destek oldu. Sürekli ilan paylaşan bir Instagram hesabı olan “ajans.hayvanlari”nı incelemenin kaynağı olarak belirledik. Sena bu hesapta Aralık-Mart ayları arasında yer alan grafik tasarımcı, art direktör, sosyal medya uzmanı ilanlarını inceledi. Devamında da üzerine konuştuğumuz iki Zoom oturumu yaptık. Vurgulanan cümlelere odaklandık. İncelerken zaman zaman kızdık, üzüldük, hak verdik, mantıklı bulduk, saçmalıklara güldük.

İş İlanları Hatıratı. Sena toparladı, şu an bir ai dosyasını süslüyor.

Adaylara ciddi bir saygı ile yaklaşan ilanlar tabii ki var. Ancak içinde sorun barındıran ilanları derleyip aktarmak gerekiyor. Farklı tecrübelere sahip üç tasarımcı olmamız, sağduyulu yaklaşmamızı sağladığını düşünüyorum. Bunları anlaşılır biçimde aşağıda aktarmaya çalışacağım:

Her şey olsun istemek.

Sanırım bu, artık herkesin bildiği ve kabullendiği konu. İş ilanı açarken talepler, galiba açık büfeden yiyecek alma güdüsüyle aynı: “Para verdik, tabağı tıka basa dolduralım.” Pek çok ilan, pek çok farklı ünvana sahip kişinin yapması gerekeni tek bir kişiye indirgemeye çalışıyor. Ancak bu da tıpkı açık büfedeki gibi ürün kalitesi ve sağlık konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Marka kimliği yaratmak ile var olan bir kimliği sürdürebilmek ayrı beceriler ve yetkinlikler gerektiriyor. Basılı işler yapan birinin sosyal medyadaki önemli noktaları, dijital işler yapanın da matbaa kurallarını bilmiyor olması mümkün. Hadi onu geçtim, grafik tasarımcı hareketli tasarım/animasyon yapacak diye bir şey yok, motion designer diye de bir ünvan var. Peki UX designer’ları nereye koyacağız? Her tasarımcı yapabiliyorsa, UX için niye uzmanlaşıldı? Düşünsenize, font tasarımcısı var ve işi sadece font tasarlamak. Olamaz mı? Ancak anlaşılıyor ki, ilan verenler için uzmanlaşma pek geçerli akçe değil.

Kişisel olarak pek çok alana meraklıyım. Müşterilerimi anlamak ya da yönlendirebilmek için dahi fikir sahibi olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Ama araba sürebiliyor olmam tır da sürebileceğim anlamına gelmez. Evet o da taşıt, ama farklı dinamikleri var. Velhasılı fikir sahibi olmak güzel olsa da uzmanlık başka şey ve birden çok uzmanlığı bir arada talep etmek pek doğru değil. Kaldı ki, bu kadar beceriye sahip birine önerilecek maaşın komikliğini duymak dahi istemiyorum.

“Tercihen” ve ötesi.

Belli bir beceriye sahip birinden farklı şeyler de bilmesi tabii ki istenebilir. İyi pizza yapabilen bir şef, iyi kokteyl de yapabiliyorsa ne güzel! Bir grafik tasarımcının da farklı alanlarda bilgi sahibi olması kendi ve çalıştığı firma için güzel bir durum. Hatta şef gibi iyi pizza yapabilen bir tasarımcıyla çalışmak da güzel olurdu. Böyle bir durum da ilanda “tercihen” ibaresiyle belirtilebilir.

Sorun, ilanlarda pek çok özellik yazılıp başına tercihen ilave edilmesi. İlana “tercihen” ile başlayan pek çok şey ekleyip o açık büfe tabağa kat çıkmaya çalışılıyor. Bu nedenle bir ilanda defalarca “tercihen” kelimesi tekrar ediliyorsa, artık onun iyi niyeti sorgulanır hale geliyor.

Şöyle bir ilan komik değil mi: “Sanatla ilgilenen bir sevgili arıyorum. Tercihen renkli gözlü, tercihen uzun boylu, tercihen kaslı, tercihen zengin.” Bu ilana bakınca, ilanverenin sadece sanatla ilgilenmediğini, ayrıca ne tuttursa o kar diye düşündüğünü anlıyoruz. Yanılıyor muyum?

Tasarım yönü gelişmiş tasarımcı aramak.

İlanlar üzerine Zoom üzerinden konuşurken beni en çok vuran bu konu olmuştu. Bazı ilanlarda aranılan özellik olarak “Tasarım yönü gelişmiş” yazıyordu.

Bunun oksimoron bir ifade olduğunun farkındayız, değil mi? Mesela “Ehliyetli şoför arıyoruz.” demek gibi. Ya da “insansız selfie” gibi. Nasıl oluyor yani tasarımcının tasarım yönünün gelişmiş olmasını istemek?

Burada bir eğitim problemi olduğu kesin. Ya ilanı yazanlar kendilerini doğru bir Türkçe ile ifade edemiyor. Ya da ülke ölçeğinde grafik tasarım eğitiminin kalitesi tasarım yönünü geliştiremeyecek düzeyde. Bir üçüncü ihtimal daha var tabi, firma maaş olarak bir grafikere/operatöre yetecek miktarı belirlemesine karşın grafik tasarımcı arıyor. Cevabın ne olduğunu bilmiyorum ama bir şeylerin ters gittiğine işaret ettiği kesin.

Öte yandan bu talepten sonra aranılan özelliklerde “yaratıcılık, yeni fikir bulabilmesi.” gibi talepler bile normalleşti. Sena, ısrarla bunun da “kreatif direktör”ün işi olması gerektiğini sorgulasa da, en azından ben sorgulamamaya başladım.

İşini Seven Aramak.

Bir de “işini seven, hevesle yapan” tasarımcı isteği var ki, o galiba ülkenin hepten sorunu. Pek çok insan işinden mutsuz, hevessiz, gönülsüz, isteksiz. Marketlerden büyük şirketlere geniş bir ölçekte karşımıza çıkıyor. Bu durumun nedenleri arasında gelir eşitsizliği, sosyal hakların gasp edilmesi, sınav sistemleri gibi pek çok durum var. Lakin oraya girersem, bu metnin bitmeyeceğini düşünüyorum.

Umarım tasarım bölümlerinden mezun olan ya da benim gibi farklı lisans eğitimleri sonrasında tasarımı seçen meslektaşlarımızın olabildiğince yüksek bir oranı işini severek yapıyordur. Bir işi severek yapmak; hem iş kalitesini artırıyor, hem de yapana bir külfet olarak görünmüyor. Tabii ki bunun optimum koşullar için geçerli olduğu da hatırlatmakta fayda var. Bu koşullar sağlanamıyorsa iş sevme, yaratıcılık, kalite beklemek zor. Bazen maddi şartlar o kadar zorluyor ki, bir işi severek yapmaya takati kalmıyor insanların. Bazen de yine ilanlarda gördüğümüz “uzun ve esnek çalışma saatlerine uyum sağlayacak” çalışan isteği işi severek yapmayı baltalıyor. Esne esne, sonunda kırılıyor insan. Hem işyerine, hem işine….

Ekstra: Ufak Tefek Cinayetler

Yukarıda bahsettiğim konular, ilanlar arasında benzerlik gösterenlerdi. Geçmişe doğru ciddi bir akademik araştırma ile, daha net verilerle ilanların durumu ortaya çıkabilir.

Öte yandan ilanlar arasında benzersiz detaylar da mevcut. Bunlara diziden ilhamla “Ufak Tefek Cinayetler” diyebiliriz. Bir an okuyunca insanı şaşırtan, kaşların çatılması ile gülme arasında duygu değişimi yaratan talepler var. Bunları da es geçmeden paylaşmak istedim:

  • “Mac kullanan Graphic Designer”
  • “Pro-Intern Art-Director Arıyoruz”
  • “…Stajyer Art Direktör Arıyor! Zamanala karakteri ve işleriyle göz doldurup kadrodaki yerini alacak…”
  • “Yalnızca verileni olduğu gibi yapan değil; yeni fikir ve tasarımlar geliştirme hevesinde olan…”
  • “Erkek adayların şafak sayımını bitirmiş olanı”
  • “Whatsapp ile son derece haşır neşir sosyal medya uzmanı…”
  • “Tasarımcı grafiker arıyoruz.”
  • “En az 1 yıl ajans deneyimi olan ya da bu deneyimi portfolyosu ile gösterebilecek…”
  • “Portfolyosu iletilmeyen başvurular dikkate alınmayacaktır.”
  • “Bireysel yetenekleri yüksek bir takım oyuncusu olan…”
  • “Elinden ve gözünden iyi işler geçmiş…”
  • “Tasarıma da uygulamasına da güvenen…”

Gerçekten bazılarının anlatım bozukluğu içermesinden de mütevellit, hangi anlamda kullanıldığını anlamadım. Bazıları da belli ki daha önceki ilan deneyimlerinden gelen şeyler.

Görünen o ki; kimi ilanda az, kimi ilanda yoğun biçimde sorunlu talepler var. Ve ne yazık ki, bu talepler beş yıl önce de daha iyi değildi. Üstüne sosyal medya ve dijital dünyanın gelişmesi yeni yükler de getirmiş.

Zaman zaman global ölçekteki ilanlarda yazan net beklentilerin -ve hatta ilanlarda yer alan maaş aralıkları ibarelerinin- ne zaman Türkiye’de oluşabileceğini sorguluyorum. “Böyle gelmiş, böyle gider.” demek ise öğrenilmiş çaresizlikten ibaret. Tabii ki değişebilir, düzenlenebilir.

Çok fazla mezuna karşın yeterli iş alanı olmaması bir sebep, farkındayım. Stajyerlikte bile rekabetin had safhada olduğu kesin. Ancak bu 7/24 iletişim, farklı pek çok alanda yetkinlik, 37 numara ayak gibi şeyleri makul kılmıyor. Bu ilanların muhattabı olan bizler eleştirdikçe bir iyileşme olabilir. Bu yapılmadığı sürece haliyle ajanslar benzer örneklerdeki gibi ilanlar vermeye, iş arayanlar da aynı seviyedeki ilanları kabullenmeye devam etmek durumunda. Başlıkta olduğu gibi “tercihen ruhuna da sahip olacağımız tasarımcı arıyoruz.” ilanı görmemek işten bile değil.

Bu yazı için emek veren Sena Topaloğlu ve Fatma Karslıoğlu’na teşekkürler.

Minik bir not: Baht olarak, yukarıda bahsettiğimiz konuları içeren bir ilan yazmadık, yazmayı da düşünmüyoruz. Dönem dönem farklı projeler için part-time, remote ya da proje bazlı çalışabileceğimiz insanlarla tanışmaya çalışıyoruz. Portfolyo paylaşmak isterseniz mail@baht.design’a kendinizi tanıtan bir mail ile yollayabilirsiniz.

--

--

Sener Soysal
Bahtınız Açık

Görsel İletişim Tasarımcısı, Editör, Sanatçı, Dayı ve Amca. www.baht.design www.ortaformat.org