Kaş Yapmak, Göz Çıkarmak
Özel Yetenek Sınavlarının Kaldırılması / GMK’nın Bildirisi.
Yakın zamanda YÖK, yetenek sınavları ile ilgili bir açıklama yaptı. 2020 yılından itibaren “Çizgi Film, Grafik, Grafik Resimleme ve Baskı, Grafik Tasarım Programları”na artık özel yetenek sınavıyla değil merkezi sınav ile alım yapılacağı açıklandı.
Duyduğumuzda ilk olarak “Ne saçma iş yahu!” deyiverdik. Giderek kalitesizleşen eğitim sisteminin sanat&tasarım’ı da adım adım içerisine çektiğini gösterir gibiydi. Üyesi de olduğum meslek kuruluşumuz GMK, bu konuda bir bildiri yayınladı. Sosyal medyadaki tepkiye Haluk Levent’in de katılması dikkatlerin bu konuya çekilmesini sağlandı. Sonuçta YÖK aldığı kararı iptal etmedi ama bir yıl ertelemeye karar verdi.
Bunun iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Özel yetenek sınavı önemli olsa da uygulama konusunda bir karmaşa olduğu aşikar. Hatta bu durum GMK’nın yayınladığı bildiriye de sirayet etmiş gibi görünüyor.
Bildiri, dikkat çekmesi için kesin ve sert bir tavırla yazılmış. Ancak özellikle iki konu biraz çelişkili görünüyor.
Bildiride çizim yeteneğinin çoğu ders için olmazsa olmaz olduğunu, ayrıca yaratıcı düşünceyle beraber çizimin sanat ve tasarım üretiminin vazgeçilmez ögeleri olduğu söylenmiş. Devamında ise ”Çizim yeteneğine sahip olmayan öğrenciler bu derslerde başarılı olamaz; bu dersler olmadan söz konusu alanlarda eğitim yapılamaz.” denmiş.
Günümüzde grafik tasarımı konu edinen çeşitli isimlerdeki bölümlerden bazıları yetenek sınavı, bazıları ise YKS ile öğrenci alıyor. Yetenek sınavı olmayan bölümlerde de bildiride yer alan temel tasarım, illüstrasyon, tipografi gibi dersler var. Bu dersleri alan öğrenciler okuyor, derslerini geçiyor, sektörde mesleğini yapıyor. Bu öğrencilerin/meslektaşlarımızın çizim konusunda ne kadar yetenekli olduğuna dair bir veri yok. Belki çizim yetenekleri var, belki yok. Kaldı ki çizim sadece bir yetenek işi midir, yoksa belli bir eğitimle temel çizim becerisi kazandırılabilir mi? Bunu da tartışabiliriz. Öte yandan gelişen farklı dijital araçların tasarımcıların çizimle olan ilişkilerini ne kadar değiştirdiği de üzerine konuşmaya değer. Dolayısıyla çizim yeteceği ile öğrenci başarısı arasındaki ilişki bu kadar keskin ise tüm tasarım bölümlerinin yetenek sınavı ile öğrenci alması gerekmez mi?
Üzerine düşündüren bir diğer cümle ise “Yaratıcı düşünce ve çizim, sanat ve tasarım üretiminin vazgeçilmez öğeleridir.” Resmin sanat olarak yükselişte olduğu dönemde çizim yeteneğinin sanatçı için vazgeçilmez olduğunu kabul etsek de, örneğin fotoğraf ile çizim yeteneğinin doğrudan bir ilişkisinin olmadığı aşikar. Uzun bir dönem MSGSÜ fotoğraf bölümü, çizim yeteneğinin ölçüldüğü yetenek sınavları ile öğrenci almıştı.
Grafik tasarımda bazı alanlar için çizimin vazgeçilmez olduğunu, bazılarında ise önem sıralamasında daha aşağılarda olduğunu kabul etmek gerekiyor. Keza bazı görsel çalışmalar, sanat işleri için illa çizim yeteceğinin olmasına gerek yok.
Metnin başında söylediğim gibi, bu saçma kaldırmaya çalışma/erteleme durumu yetenek sınavlarının mantıklı bir şekilde tartışılması için bir fırsat. Belli ki bu konularda kapsayıcı bir yaklaşım henüz oluşmamış. GMK’nın bildirisi de kaş yaparken gözü çıkarmaktan geri durmamış. Bu konuda bir çalıştay düzenlenebilir ve güzel sanatlar bölümlerinin farklı disiplinlerine göre mantıklı bir başvuru süreci kurgulanabilir. Geleceği bir sınava sığdırdığı için eleştirilen üniversite sınavları ile aynı kafadaki yetenek sınavlarının kurgusu değişebilir. Gerekiyorsa yetenek sınavı olan ve olmayan bölümlerin müfredatları bile elden geçirilebilir.
Yetenek sınavına girmeyi geçtim, lisansı mühendislik olan bir tasarımcı olarak söylemeliyim ki; tasarım kültürünü ve eğitimini sadece çizim yeteneğine indirgemek doğru değil. Üstelik böyle bir yaklaşımla en büyük zarar, biz alaylı tasarımcılara değil, YKS ile tasarım bölümlerine giren gelecek meslektaşlarımıza verilmiş oluyor.
Görsel sanatlar eğitimi için kaş yapılıyor, göz çıkarılıyor. Umarım kulaklar tıkanmıyordur.